22 Ocak 2019 Salı

HİPERTANSİYON TEDAVİSİNDE İMMUNOTERAPİ’NİN YERİ…


Yıllarca hiç belirti vermeden ilerleyebilen hipertansiyon böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine ciddi zararlar verebiliyor. Uzmanlar erken tanının önemine dikkat çekerken kişiye özel İmmunoterapi’nin de hipertansiyon tedavisinde etkili bir yöntem olduğuna vurgu yapıyor.


Hipertansiyonun birçok organa zarar veren bir hastalık olduğuna ve mutlaka takip gerektiğine değinen İç Hastalıkları ve İmmunoterapi Uzmanı Dr. Ülkü Görmez,” Damarın içindeki kanın damar duvarına yaptığı yüksek basınca hipertansiyon denir. Uzun dönemde kanın damar duvarlarındaki etkisi damarın iç yüzeyinde hasara yol açar. Yüksek tansiyon nedeniyle organları besleyen damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma veya sertleşme meydana gelebilir. Hipertansiyon organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine neden olabilir. Yüksek kan basıncı adıyla da bilinen hipertansiyon, uzun süre belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine verebileceği hasar nedeniyle sinsi düşman olarak da anılmaktadır. Kan dolaşımı için gereken basıncın normalden fazla olması anlamına gelen ‘yüksek tansiyon’, mutlaka uzman doktor kontrolünde takip edilmelidir. Büyük ve küçük tansiyonun normalden fazla olması durumuna hipertansiyon denilmektedir.” dedi.

Belirtilere dikkat!

Belli aralıklarla kan basıncını ölçtürmenin önemine dikkat çeken Görmez,” Sinsi düşman terimi hipertansiyon için sıklıkla kullanılan bir terim. Nedeni ise hipertansiyonun yıllarca hiç belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine hasar verebilme olasılığıdır. Bu nedenle belli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmemiz gerekir. En belirgin hipertansiyon belirtileri arasında aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, ense ağrısı, ensede tutulma, boyun ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bozukluk oluşabilir. Ayrıca hipertansiyon belirtileri arasında;halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda çınlama, yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, bazen çok sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma, bacaklarda şişlik olabilir.
Dolayısı ile Hipertansiyon belirtilerinden biri ya da birkaçı hissedildiğinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Her yüz kişinden birinde bulunan çok yüksek kan basıncı (malign hipertansiyon) adı verilen durumda ise zonklayıcı baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu, baş dönmesi bazen de böbrek yetersizliği görülebilir. Bu acil bir durumdur ve organ hasarından korunmak için mutlaka hastaneye başvurulmalıdır. Kan basıncının çok yükseldiği durumlarda da çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma da hipertansiyon belirtisi olarak kendini hissettirir.” şeklinde konuştu.

Aşırı tuz tüketimi, stres, aile hikayesi, D Vitamini eksikliği başlıca nedenler arasında.

Hipertansiyon nedenlerine değinen Dr. Ülkü Görmez,” Hipertansiyon nedenleri arasında günlük yüksek tuz alımı, stres, obezite, ailede hipertansiyon öyküsünün bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, insülin direnci, D vitamin eksikliği, Gluten ve laktoz gıda intoleransı (özellikle  Gluten intoleransı) Magnezyum ve potasyum gibi mineral eksiklikleri, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementler içeren besinlerin günlük olarak yetersiz tüketilmesini sıralayabiliriz. Ayrıca tiroit hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, böbreğe giden damarlarda daralma, aort darlıkları, genetik bozukluklar da hipertansiyonu tetikleyici faktörlerle ortaya çıkabilmektedir. Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri de kan basıncını yükseltip, hipertansiyona neden olmaktadır. Hastaların büyük bir kısmında nedeni belirlenemese de bu hastalar yüksek kan basıncı mutlaka kontrol altına alınmalı ve hipertansiyon altta yatan nedenleri iyi araştırılmalı ve kan basıncı ideal düzeye düşürülmelidir. Hipertansiyon teşhisi hipertansiyon hastalığını tedavi etmek için en önemli aşamalardan biridir. Uzman kontrolünde yapılan hipertansiyon tanısı hastalığın derecesini ve tedavi süreçlerini de belirler. Kan basıncının 140/90 mm hg üzerinde olması hipertansiyon hastası olabileceğinizi gösterir. Hipertansiyon tanısı koyarken detaylı bir fizik muayene, elektrokardiyogram, ekokardiyografi, 24 saatlik kan basıncı izlemi ve laboratuvar testleri yapılır. Kan basıncı birçok faktörden etkilenir. Sağlıklı bir hipertansiyon tanısı için tansiyon ölçümü öncesi bir saat içerisinde bir şey yememek, istirahat halinde olmak, sigara ve kahve içmemek gerekir.” ifadelerini kullandı.

Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Hipertansiyon tedavisine değinen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ülkü Görmez,” Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm hg altına düşürmektir.  Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve organ hasarı var ise kan basıncının daha düşük olması hedeflenir. Hipertansiyon tedavisinin temelinde yaşam tarzı değişiklikleri yatar. Aynı zamanda hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon durumunda ise böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı ciddi durumlardan korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve kontrol altına alınan hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez. Diğer tüm tedaviler gibi hipertansiyon tedavisi de kişiye özel olmalıdır. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı ya da zararlı olduğunu düşünmek, sürekli ve uzun dönem ilaç kullanmanın getirdiği yan etkilere dayanarak bundan kaçınmak doğru değildir. Günümüzde kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. İlaç tedavisinde, sadece tansiyonun kontrol altına alınması değil, diğer organların da korunması amaçlanmaktadır. Tedaviye uyum çok önemli olmakla birlikte hastaya uygun ilaç seçimi de çok önemlidir. Ayrıca hastanın tam kontrolü sağlandıktan ve tansiyonu düzenlendikten sonra ilaçların bırakılabileceği de unutulmamalıdır.” dedi.

Kişiye özel İmmunoterapi ile hipertansiyon kontrol altına alınabilir.

Kişiye özel İmmunoterapi ile hipertansonun kontrol altına alınabileceğini kaydeden Ülkü görmez konuşmalarına şu şekilde devam etti.
“Kişiye özel tedavide immunoterapi çok önemli bir yer tutar. Hipertansiyonun altta yatan nedenlerini incelerken bağışıklık sistemi ve endokrin sistem birlikte incelenmelidir ve tamir edilmelidir. Esansiyel hipertansiyon tanısı ile gelen bir hastada biz immunoterapi uzmanlarının ilk baktığı patolojiler tiroid patolojilerinin olup olmadığı (çünkü Türkiye’de yaşıyoruz 3 kişiden biri tiroid hastası) insülin direnci (Türkiye’de iki kişiden birinin insülin direnci var ), D  vitamin eksikliği (Türkiye’de herkeste var ) ve gluten intoleransını varlığının olup olmadığı (Türkiye’deki sıklığı bilinmiyor ama bence çok sıktır ). Bu 3-4 faktör esansiyel hipertansiyonun sıklıkla altta yatan nedenlerini oluşturmaktadır. Kişi bu açılardan taranıp düzeltildiğinde kalıcı olarak tansiyon hastası olmaktan kurtulabilir. Damarlarında kalıcı sertleşme patolojik uzun süreli hipertansiyon gelişmişse ve çoklu ilaç kullanmak zorunda ise de daha ılımlı bir hipertansiyon formuna immunoterapi ile dönüşebilir. İmmunoterapi ile hastalar mutlaka sağlıklı bir şekilde kilo verir. Kalp ve organ damarları kalp krizi ve inmelere karşı korunur. Ayrıca İmmunoterapi altında olduğu için kalıcı pek çok faydadan da bağışıklığı açıdan yararlanmış olur.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder